Apo Dışarı, Özdağ İçeri

Pazartesi sabahı, yalnızca CHP’lilerin değil, Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ’a da soruşturma açıldığını öğrendik. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Ocak’ta Mersin’de yaptığı konuşmada tek parti dönemini faşizm olarak nitelendirmişti. Özdağ ise Antalya’da, “Senin verdiğin zararı Haçlı seferi vermedi” şeklinde yanıt verdi. Bu durum, Beştepe tarafından rahatsızlıkla karşılandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na soruşturma talebinde bulundular. Ancak Özdağ konuşmasını Antalya’da yapmıştı. Bu nedenle soruşturma başlatacak bir yetkililik yoktu. Özdağ’ın Ankara’da ikamet etmesi gerektiği için başkentteki sessizlik dikkat çekiciydi, İstanbul ise yetkisiz kalıyordu.

Erdoğan’ın avukatları, “Kayıt sosyal medyada yayımlandı ve her savcılık işlem yapabilir” gerekçesiyle İstanbul’a başvurdular. Özdağ’ı ancak İstanbul’da tutuklayabilecekleri için bu yönteme başvurduklarını düşünüyorum.

Özdağ’a Yönelik Hedefler

O sabah İsmail Küçükkaya’nın programında Özdağ’a dair konulara değindim. Özdağ’ın tutuklanması için ciddi bir kampanya yürütüldüğünü ve Zafer Partisi’nin iktidarı korkuttuğunu, çünkü AK Parti ve MHP’nin oy kaybına uğradığını anlattım. Özdağ’ın önemli mitinglerine dikkat çekerek yeni soruşturmaların gelebileceğini ifade ettim. “Özdağ, hedef tahtasında” dedim.

Program sona erdikten bir süre sonra, geçmiş olsun demek için Özdağ’ı aradım. Soruşturmanın kendisine güç katacağına inanıyordu. Gülerek, “Teşekkür borçluyum” dedi. “İktidarın ömrünü kısaltıyorlar” dedim. “Size özel bir konsept uygulanacak” diye ekledim. Özdağ, “Benimle ilgili bir çalışma olduğunu biliyorum” yanıtını verdi.

Pazartesi akşamı, Halk TV’de ‘Rota’ programına katılacağım sırada, saat 20:03’te Özdağ aradı. Bir görüşmem olduğu için açamadım. Meğerse gözaltına alındığını bildirmek için arayan oymuş!

Özdağ, restoranda yemek yerken onlarca polis tarafından gözaltına alındı. Amaç, tutuklanmak olduğu için İstanbul’a getirildi. Kanıtları yok etme ve kaçma ihtimali olmadığı halde bir gece Emniyet’te tutuldu. Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanamayacağı düşünüldüğünden, halkı kin ve düşmanlığa tahrikten ikinci bir soruşturma daha açıldı.

Kayseri Olayı ve Özdağ’ın Durumu

Özdağ’ın sosyal medya hesapları detaylı bir incelemeye tabi tutuldu. 2020 yılında iki, 2022’de dört ve 2023’te dört suç unsuru içerdiği iddia edilen paylaşım bulundu. İçişleri Bakanlığı’nın, valiliklerin, emniyetin, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin ve Göç İdaresi’nin yaptıkları yalanlamalar, Özdağ’ın halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği iddialarıyla çelişiyor.

Özdağ, 2024’te suç unsuru görülen tek bir paylaşımında Kayseri olayına dair hiçbir şey yazmamış olmasına rağmen, Kayseri’de yaşanan Suriyelilere yönelik saldırılardan sorumlu tutuldu. Kayseri Emniyeti’nin hazırladığı rapor, bu gösterilere katılanların Zafer Partisi’nden etkilenmiş olabileceğini öne sürüyor.

Özdağ’ın dikkat çeken bir ifadesi ise, “Kayseri ile ilgili attığım tweetlerde insanlara evlerine dönme çağrısı yaptım. Bizi birbirimize kırdırıyorlar” şeklindeydi. Bu bağlamda, Zafer Partisi’nin tutuklanmaya yönelik kampanyaların hedefi olduğunu da belirtmek gerekiyor.

Zafer Partisi’nin Durumu

Zafer Partisi, hiç bir alakası olmadığı bir saldırıdan sorumlu tutuluyor! Özdağ, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan serbest bırakıldı fakat halkı kin ve düşmanlığa tahrikten tutuklanmış durumda. Apo’nun İmralı’dan tahliyesinin konuşulduğu bir dönemde Özdağ’ı cezaevine koymaları dikkat çekiyor. Özdağ, Cumhur İttifakı’nın zayıf noktalarına cesurca saldırıyor.

Zafer Partisi’nin iktidarı korkutması, Erdoğan ve Bahçeli’yi rahatsız ediyor zira her iki partiden de oy kapıyor. MHP’ye yönelik açılım süreci ve Sinan Ateş suikastiyle ilgili sert eleştiriler yönelten Özdağ, milliyetçi siyasette tek otorite olma iddiasında. Bunun yanı sıra, MHP ile derin bir çatışma ortamında olduğunu da unutmamak gereken bir durum.

Yakın Dönemdeki Gelişmeler

Özdağ’ın davalarla kuşatılacağını ve çeşitli dosyalarla uğraşmak zorunda kalacağını düşünmekteyim. Bu muhaliflerin üzerindeki baskılarla ilgili bir yanıt olabilir. Cumhur İttifakı’nı zor durumda bırakmak ve muhalefeti tehdit potansiyeli olarak görmek sıkça yaşanan bir durum. Zafer Partisi’nin ve Özdağ’ın, siyasi arenada zorlu günler geçireceği aşikar.

İyi Parti İstifaları ve Erdoğan’ın Rolü

Kürşat Zorlu’yu kutlamak gerekir! Muhaliflerin oylarıyla seçilip Ümit Özdağ’ın gözaltına alındığı gün AK Parti’ye geçti. “Bundan sonra kalk dediğimizde kalkacaksın, otur dediğimizde oturacaksın” diyerek küçük düşürüldü. Hak ettiği bir süreçti. Zorlu, bu geçişi aklamak için Atatürk’ü istismar etmekten çekinmedi.

İyi Parti’den ayrılanlar arasında, Konya Milletvekili Ünal Karaman da bulunuyor. Karaman, istifasından bir gün önce İyi Parti lideri Müsavat Dervişoğlu’na giderek AK Parti’ye geçeceğini belirtti. Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı’nın yaşanan bu olaylarla ilgili sorumluk taşıdığını vurguladı.

Erdoğan’ın, TBMM’nin Türkiye’yi seçime götürebilmek için ihtiyaç duyduğu 360 oya ulaşmak için bu adımları attığı aşikar.

Grand Kartal Oteli Olayı

Bolu’daki Grand Kartal Oteli’nde yaşanan yangın, 76 insanın hayatını kaybettiği bir felaketle sonuçlandı. O gece felaketin boyutları bilinmesine rağmen, hükümet temsilcileri beklemede kalmayı tercih etti. Olayın ardından İçişleri, Sağlık ve Kültür Bakanları, birkaç saat sonra basına bilgi verdiler.

Bolu’daki otelin yangın tatbikatlarının yapılmadığı, alarm sisteminin çalışmadığı iddiaları gündemde. İddialara göre, otel için verilen işletme belgesine rağmen kaçak kat inşaatıyla ilgili yasal prosedürlerin göz ardı edildiği belirtiliyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan yapılan denetim raporunun değiştirileceği endişeleri ise devam etmekte. Bu süreçte Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın suçlanması, dikkat çeken bir sorun olarak görülüyor. Her şeyin altında yatan bu suçlamalar, insan hayatının kaybolmasına neden olan bir sorumluluk oylamasından kaçış olarak değerlendirilebilir.